SERÇEŞME HZ.MUHAMMED ve ŞAHI MERDAN ALİ’DİR

BİLMEYENLER BİLSİN BUNU….

 

 Bir kavilde Hayreti imam Cafer Sadık buyurur ki: Kur’anı ayimuşşanda evladikum dinikum buyurmuştur.Din Muhammed,iman Ali’dir.Bu kavilde olmayanın imanı olmaz.

 

Evladı Resule biat kıldığı zaman serçeşmeye ermiş ola.Ta Kalübelideberi onların sermayesiz olduğunu şuradan fehmeyle ki,evladı Resul, cümleye serverdirler.Onsekizbin alem onların dostluğu ile mizan tutmuştur.Ve hem haklarında ayet gelmiştir.Serçeşmenin Muhammed – Ali olduğunu bilmeyip hebai mensur kalmışlardır.

Ve kadimna ıla ma amilu min amelin fecealnahü hebean mensuuren (Al-Furkan 23..) Haza Menakıbı İmam Cafer Sadık Kaddesellahü Sırrehül Aziz

 

 

 

 

Bektaşi Oyunu 1

 

Bektaşi Oyunu eşittir Osmanlı Oyunu

 

Buyrugun Deforma Edilmesi ve Alevi Yolu’nun Çarptırılması

 

Bektaşiler nüfuzlarını artırmak ve kendilerini Serçeşme  göstermek için yüzyıllardır türlü türlü yollara baş vurarak Alevi tarihini çarpıtmış ve hala çarpıtmaya  devam ediyorlar.Asırlardır uygulanan bu  oyunlar Aleviliğin özünü ve tanımını yıpratmaktan ve inaçlı insanların güzel inançarıyla oynamaktan başka bir şey değildir.Bizde bir tabir vardır, Atın kuyruğu, erkeğin bıyığına ve kadının saçına dokunulmaz ve bunların üstünde de ise inancına dokunulmaz.

 

Artık Bektaşi cehaltine karşı dur deme zamanın geldiği andır.Kitabıma inancıma dokunma, dur!!!

Her nedense H.Bektaş Veli Araştırma dergsi 30.sayısında başlatılan Şah İbrahim Veli Ocağı araştırmasın da Dergide yayınlanan tahrif edilmiş Buyruk yayınlandı.Alevilerin bel kemiği olan bu Buyruk hakkında ‘H.Bektaş’a atıflar yapılmış’’ demekle yetinildi.Gerçek olan atıf değil Alevi yolunu,tarıkını,erkanını tahrif etmekten başka bir şey değildir.Araştırmayı yöneten yetkili kişi bu araştırmayı yarıda bırakarak geri çekilmiştir. Gemiyi en son terk eden kaptan olmalıdır!

 

Türlü türlü masalları allandıra Balım’landıra Alevi’leri göz göre göre uyutmaya çalışan Bektaşi’lerin araştırmacılarıda boş durmayarak o doğrultu da araştırmalarını insanların gözleri önüne sermeye çalışmaktadırlar. Başta Aleviliğin Kuran dan sonra gelen Buyruk yazan Pir’leri küçümseyip, inanç gereği takiyye uygulamasının tanımlamasını iki yüzlülük olarak tanıtan araştırmacı yazar olan ve katı Sünni ulemaları Şeyhulislamlar dan geri kalmayan  çok Alevi Araştırmacılar Şanso lar var.

Bunları inanç adına yaptıklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Bu olay Alevi tahrifi ve katliyamından başka bir şey değildir.

 

Yıllardır ayrım yapmayın çağrısına kulak asmayan Bektaşiler,Alevi tanımını bahane ederek,

Hollanda,Isparta Sempozyumu ve Karacaahmet toplantısıyla amaçlarını açıkladılar;’Serçeşme H.Bektaş dergahıdır’’ açıklamasını yaparak son noktayı koydular.

Bu olayların sorumlusu H.Bektaş’ın evladı olduğunu savunan kendi yayınladığı ‘Müdaafa’’ kitabında Şah İsmail’e ve Alevilere sapık düşünceli diyen A. Cemaleddin Çelebi’nin. başlattığı Fetvaların devamından başka bir şey değildir.

. ‘’Bazı araştırmacılara göre Şah İsmail’in Yavuz karşısında yenilgiye uğraması ve bunun sonucunda Safevilerin Anadolu’daki nüfuzunun zayıflaması Hacı Bektaş Dergahı’nın Alevi Ocakları karşısındaki durumunu güçlendirmiştir. Çelebiler’in, Anadolu’daki ocakzade Aleviler üzerindeki nüfuzlarını artırmaları Çelebi Ahmed Cemaleddin Efendi (1862-1921) zamanında gerçekleşmiş, ocaklara bağlı Aleviler üzerinde Hacı Bektaş Dergahı çelebilerinin nüfuzlarını arttırmak isteyen A. Cemaleddin Efendi: “...Anadolu’nun en uzak yerlerine kadar adamlar göndererek Hacı Bektaş ocağının ser-çeşme olduğunu, o ocağa görülmeden talip gören dedelerin yolsuz bulunduklarını, erkân, tarîk, evliya, zülfikar ve serdeste gibi adlar ile anılan sopanın yezitlik alameti bulunduğu...” propagandasını yaptırmıştı ve I. Dünya Savaşı için asker toplamak amacıyla Tunceli’ye kadar giden Cemaleddin Efendi kimi ocakları ve Alevi topluluklarını Çelebi’lere bağlamayı başarmıştır. Çelebi’lere bağlananlara dönük, ocaklara bağlı kalmayı sürdürenlere purut da denilmektedir. Bakınız İslam Ansiklopedisi cilt 6, 1977.Kızılbaş maddesi s.789-795 A.Gölpınarlı.

 

Bektaşi oyunu denmesinin sebebi Şeyh Şah Safi Buyruğu üzerinde Bektaşi lerin Alevi yolunu çarpıtmak için uygulanan yöntemidir.Bisati Buyruğu olarak tanınan Menakubu’l Esrar Behcetü’l Ahrar da Alevilerin piri olan Erdebil Derhahı pirleri çıkarılarak yerlerine H.Bektaşı eklemeleridir.

Buyruk’un yanısıra Secereler ve diğer kitaplar da vardır.Dualar da dahi tahrifler vardır. Şah İsmail’in haka yürümesiyle atlarla Kalender Çelebi tarafınca Erdebil Dergahından yüzlerce kitaplar H.Bektaş dergahına getirilmiştir.Bunlardan bir tanesi Karadeniz kitabıdır. Bu tahrif olaylarının baş kahramanından önce de tahrif olayları olmuş,Erdebil Pir’leri yok edilerek Bektaşi Pir’leri eklenmiş ve Cemaleddin Çelebi bu mirası devam ettirmiştir. .Bunların akibetini düşünmek bile insanı kahretmekte!

 

Niçin kitaplar tahrif edilsin sorusu yerinde bir sorudur:

 

Aleviliği ve Buyruğu anlaşılmaz hale getirip kaosa sürükleyerek tanıdık bir taktik olan  Böl-Parçala-yönet sistemiyle idare etmekten başka bir şey değildir. Böylece Alevilik Boş bir Mektup haline dönüşecek,zaten babalarından devraldıkları dedeliği,yeterince bilgileri olmadığından ve ana kaynakları ( arapca-eski türkçe-farsca) okuyamadıklarından dolayı teslim olup döneceklerdir.

 

Kitapların Buyruk’ların tahrif edilmesiyle Alevi tarihi değişecek, talipler serçeşme dedikleri Bektaşi Dergahına akacaktır. Aleviliği ve tarihini çözmek kuşkusuz Erdebil Dergahını,Pirleri Şah İsmail den tutun Şeyh Şah Safi’ye kadar tanımak,anlamak gerektiğinden Buyruk tahriflerine baş vurulmuştur.

Şah Safi’nin yazdığı ve yazdırdığı Alevi’lerin bel kemiği sayılan Kara Mecmua,Safvat us Safi ,Menakıbeleri ve Buyrukları Dedelerin Cemler de okudukları vaz geçilmez kitaplarıdır.Hedef bu kitaplar olunca Dur deme zamanıdır ve yeridir.Çünkü bu olay Alevilerin özüne yapılan saldırıdır.Saldırı 1. derece de yapılmış ve Alevilik boş bir mektup,boş bir secere ve  boş bir icazet haline getirip Bektaşiliğe uygun bir şekilde yazilarak insanlara sunulmuştur.

Bu günlerde Alevi tanımlaması gayretlerine düşmenin sebebi bu senaryonun devamıdır.Bilindiği gibi Karacaahmet’te Serçeşme H.Bektaş dergahı ilan edilmiştir.

 ‘‘(29-30 Ekim 2005 Karacaahmet Sultan Dergâhı

1. Türkiye Alevi-Bektaşi Dedeler-Babalar, Analar-Anabacılar Kurultayı 29-30 Ekim 2005 tarihlerinde Karacaahmet Sultan Dergâhı’nda 350 Dede, Baba, Ana ve Anabacı’nın katılımı ile toplandı. Kurultay’da 58 ayrı Ocağa bağlı Dede ile Bektaşi Halife Babası, Babalardan 81 konuşmacı; toplam 810 dakika Alevilik, Ocaklar ve Dergâhları konu edindi.Sonuç olarak şu konular üzerinde görüş birliğine varıldı:

1) Serçeşme Hace Bektaş Veli Dergâhı’dır.’’

Tabi bunun yanısıra bir takım sivri kafalar çıkıp Kuran Alevilerin değildir,Alevilik islam dışıdır veya Cem de Hiristiyan’lar gibi Şarap içilir veya Hz.Ali’ye konuşan Allah diyenler de bu boş mektubu doldurma gayretine düşmüşler dir.

 

Şah İbrahimliler, Bektaşilerin tahrif olaylarını dilden dile anlatırlardı fakat elde bir belge olmadığından kanıtlamak için ortaya çıkıp tarışılmıyordu.Bu belgeler nerede kimlerde idi bilinmiyordu en azından son 30 yıldır.Mezirmeli emmizadeler Mehmet Çelik ve Abbas Yıldırım  öğretmenin  yanısıra başlattığımız arştırmanın devamı tarafimizca üstlenildi.Gazi ünüversitesi’nin bu konuya el atması sağlandı.Birçok belgeler G.Ünüversitesine verildi.Tahrif edilmiş belgelerin Şah İbrahim Veli evladı olduğunu söyleyen Oktay ailesinden geldi.Bu aileye verilen belge Buyruktur.Şah İbrahimli neden Bektaşilere gidip icazet alır? Tartışma konusudur.(Geçmişte Çaldıran savaşın dan sonra Şah İbrahimliler kendilerini gizleyip Erdebil de bulunan ve  Osmanlı’ların denetiminde olan Bektaşi Dergahlarından secere almıştır.Fakat bu Takiyye den dolayı dır.) Ehlibeyt düşmanı Avşarlı Şah Nadir Erdebil anlaşarak, Erdebil Şahlarını devirmiştir.Bundan sonra gelişen olaylar,Erdebil Şahlarının mezhebi ile bugünkü Şii ve Caferi mezheplerin uzaktan yakından hiç ilgisi yoktur.

 

H.Bektaş Dergahın’da Buyruk a el uzatıp kendi çıkarları doğrultusunda Şah silinip yerine Hace Bektaş isimleri eklenmiş.   Serçeşme ilan edip ve H.Bektaş Dergahına gelip icazet almayanların yediği içtiği haramdır ve dedelik yapıp posta oturamaz şeklinde fetva ya benzetilmiş.

 

Gazi Ünüversitesi H.Bektaş Veli Araştırma kurumu tarafınca başlatılan Şah İbrahim Veli Ocağı araştırmasında getirilen Şeyh Safi Buyruk’u tercüme etmekle ortaya çıkmıştır.Buyruk Menakubu’l Esrar Behcetü’l Ahrar 1900 yılların başıda kopya edilerek verilmiştir. Bunun yanı sıra bir icazetname, Şah İbrahimli dede olduğunu savunan kişilere, Cemalettin Çelebi tarafından verilmiştir. Altında Hadimül-Fukara es Seyyid Ahmet Cemaleddin an evlad-ı Hacı Bektaş Veli imzası ve mührü vardır.Belge no: 7,tarih 1894.H.B.V.A.Dergisi sayı 30,sayfa 46-54

 

“Elhamdülillahillezi nevvera kulubel arifine bi envaril marifeti vel hakikati ve şeraha sudures salikine bi tasfiyetit tarikati veş şeriati vesselatü vesselamü ala resulina Muhammedin…eş şeriati vet tarikati bil hikmeti ve marifetil haseneti ve ala alihi ve ashabihillezine hüm ashabüs suffeti vel mücahedeti emma ba’d bais-i tasdir-i icazetname oldur ki cedden ala ced(eksik; yaklaşık on kelime)Şeyh İbrahim Veli evladından Gazi oğlu Bende ağanın mahdumu Musa Dede bu kere dergah-ı azize gelub(eksik; yaklaşık on kelime)amuca zadeleri meyanında ehliyet ve liyakatlu görülerek usul ve kanun-ı tarikat-ı aliyeye dahi muvafık olmuş bulunduğundan işbu icazetname-i (eksik; yaklaşık sekiz kelime) gerektir ki ber mucib-i âdâb-ı tarikat muma ileyhe itaat ve halife nazarıyla nazar ve hurmet idesiz ve sen ki muma ileyh Musa Dedesin gerektir ki (eksik; yaklaşık sekiz kelime) müridin ve salikine himmet ve ğayret birle duası üzerlerimize ehem ve elzem olan şevketlü mehabetlü sultan Gazi Hamid Han efendimiz hazretlerinin temadi-i eyyam-ı ömr ü ikbal ve tezayüd-i devlet-i izz ü iclal-i tacdariyleri ediyesine …hilaf-ı tarikat hal ve hareketten mücanebet idesin ves selamü ala menittebeal hüda hürrira şehr-i Ramazanül mübarek sene isna ve aşer ve selase mie badel elf an hicreti men lehül izzü veş şeref 1312(1894).

Hadimül-Fukara es Seyyid Ahmed Cemaleddin an evlad-ı Hacı Bektaş Veli”

 

 

Menakubu’l Esrar Behcetü’l Ahrar Şeyh Safi Buyruğu

Cevrim Tarihi 2004

Yayına hazırlayan: Gazi Ünüversitesi,H.Bektaş Veli Araştırma Dergisi

Yunus Koçak

 

 

Tahrif edilmiş yerlerden örnekler:

 

1.

38

farz oldur ki, halifede tac ve kisve kabul eylemek. Yedinci farz oldur ki, üstaza özrün buyurub kendü bildigini terk itmek.ve yol ehline pa-yı mal olmakdır. İmdi bu tarik üzere olmayan kişi muhiblik duasın itse kazibdir. Setm ü tercüman beyan ider. Evvel sünnetten düşene  yol vardık da kendü reyine bırakıb her ne hizmet iderse anınla kabul idesin. İkinci sünnetten düşene üç setm-i tarik olub üç akçe tercüman alalar. Üçüncü sünnetden düşene üç tarik çalub üç akçe gazilere ve beş akçe halifeye alasın. İmdi sünnet tamam oldu. Evvel farzdan düşene beşe tarik urub beş akçe gazilere üç akçe halifeye ve yedi akçe Hacı Bektaş’a nezir alasın. İkinci farzdan düşene yedi tarik urub yedi akçe gazilere ve beş akçe halifeye ve on bir akçe Hacı Bektaşa nezir alasın. Üçüncü farzdan düşene, on iki sartu urub on iki akçe tercüman gazilere ve dokuz akçe halifeye ve on akçe mürşide nezir alasın. Dördüncü farzdan düşene on yedi tarik urub on yedi akçe tercüman

 

2.

 

39

 gazilere on beş akçe halifeye ve kırk akçe evliyaya nezir alalar. Baki ol üç farzdan düşenin günahı birdir. Gerek mürebbiden ve gerek sahibden ve gerek kim tacın atmış olsun. Bunlara kırk yedi akçe tercüman gazilere alub ve kırk yedi tarik urub otuzüç akçe halifeye ve yetmiş dokuz akçe evliyaya nezir alalar.  İmdi bir kişi bunca farzlardan düşmüş ola, ana derman yokdur. O talib, derfah-ı hazret-i hünkara varub özin mürşide yetire. Eger mürşid kabul iderse rehber dahi kabul ider. Ve eger mürşid kabul itmezse rehber dahi kabul itmez ve eger mürşid kabul itmezse anın cümle malı miras olur. Ol talibin cümle malın hisab idüb beşte birin rehber ve yedide birin halifeye on ikide birin evliyaya nezir alalar. doksan dokuz tarik urub doksan dokuz akçe tercüman alalar. Ve bu doksan dokuz akçe tarikindir. Ayn-ı cem kondugu denlu alurlar. Amma müsahibinin malı hesab olmaz. Setm bile düşer. İmdi her kim bu tarik

 

3.

41

 

ayağına niyaz ideler. Yine dara duralar.  Tarikçi tarik çala, kaldura andan otura . ve eger ol rehber getürirlerse caizdir. Andan sonra baki talibler bir bir tarikden geçüb tarik tamam oldukta hutbe okuyub meşayihlerin ismin yad gelüben şah-ı merdan çekeler. Andan sonra bir saki safa suyu dağıtub ervah-ı eimme-i isna aşere hibe ideler. İmdi eger halife ve mürebbi ve rehber özin dergah-ı hünkarda mürşid ileşdirub icazet almadukça cümle yediği içdiği haramdur. Ve çekdügi makbul degildir. Ve seccade üstünde oturmak reva değildir. Ve her kim Muhammed Ali kavlince  ….meşrebiyim diyüb bu erkan üzere yürümeyüb edebin evliyaya talib idüb mürebbinin duasın ayamasa(alamasa) cümle emegi hebadır. Ve evliyanın düşmanıdır. FASL: imam Cafer Sadık radıyallahü anh buyurdu kim, kaçan talibler tarikat üzere cemaat itseler cenab-ı peygamber aleyhisselam tariki üzere oturalar. Dünya muhabbetinden özlerirn çâk idüp dillerine evliya kelamı getüreler.

 

 

ŞEYH SAFİ BUYRUĞU ( Menakıbu’l-Esrar Behcetu’l Ahrar)

 

Yayına hazırlayan Dr.Ahmet Taşgın

 

Bulunduğu yer: Konya Mevlana Müzesi

 

Burada görüneceği gibi Buyruk tahrif edilmeye çalışılmış.Fakat Dr: Ahmet Taşgın Buyruğun tahrif edilmeye çalışıldığını anlamış,silinmeye çalışılan yerleri gerçek bir araştırmacıya yakışır şekilde mercek altına almış ve silinen yerlerde Şah Kelimeleri tesbit etmiş ve doğru olanı yazmıştır.

Bu Buyruk, Bisati isminde bir Şahıs tarafından yüzyıllar önce orjinalinden kopya edilmiştir.

 

Örnekler:

 

                      

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aşağıda Mehmet Yaman’ın Derleyip Yayına Hazırladığı Şeyh Safi Buyruğudur.

 

Malesef Mehmet Yaman hakkında yorum yapmıyorum.Buyruğu tahrif etmiş ve yorumunu da zaten kendisi yapmış!!!!!! Sayfa 156  üzgünüm...........

 

 

 

                                            

 

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                 

 

 

 

 

 

 

                                                                            

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BEYİT VE DEYİŞLERİ YANILTMA OLAYI NA DAİR

 

 

Ulu Ozanlardan  Şah Hatayı,Pir Sultan Abdal ve Kul Himmet mahlaslarını kullanan Bektaşi Ozanlar Bektaşilere atıflarda bulunduklarından toplumu yanıltmışlardır.

 

Oysa esas Pir Sultan Abdal ve Kul Himmet Erdebil Ocağına bağlıdır.Banaz da Yıldız Dağı eteklerinde Şah İsmail Hatayı 1509 da Pir Sultana haber salarak tüm Türkmen Dedeleri toplamasını ister.Toplanırlar tüm Dedeler gelir, Balım Sultan gelmez yerine Şah Kalender gelir. Posta Şah ismail Hatayı Serçeşme olarak oturur,Şah Kalenderi sağına oturtturur. Ayin Cem düzenlenir.

 

Ozanların birbirine karıştırıldığına dair İbrahim Aslanoğlunun  Şah İsmail Hatayı adlı kitabında şöyle denmekte:

 

‘’Hatayi,bütün tezkirelerin müttefikan rivayetine göre Şah İsmail Safevi’nin mahlasıdır.Mamafih buna bakıp da ‘Hatayi’ mahlaslı eserlerin kamilen Şah İsmail’e ait olduğu zannetmemelidir.

Klasik şairlerimiz arasında nasıl aynı mahlası taşıyan muhtelif adamlar mevcut ise, bu tejye şairleri

Arasında aynı hale tesadüf olunur.Bilhasa Bektaşilerde,tarihi vesikaların fıdanından dolayı,bu gibi mesaili kat’i surette halletmek mümkün değildir.( Prof.Dr. Fuad Köprülü,Türk Edebiyatında ilk Mutasavvıflar, Matbaai Amire, İstanbul 1918)

 

Hatayi’nin nüshaları çabuk kopyalar yapıldığı için bozuldu.Ona ait olmayan şiirler içine katıldı,öbür taraftan fazla aşırı dini fikirleri taşıyan şiirleri yazmalardan çıkarıldı.Bu nedenle  Anadolu Bektaşi ve Alevileri arasında şiirlerin  daha çok karıştığı görülmektedir. Örneğin; bir şiiri Hatayi, Kul Himmet,Pir Sultan Abdal mahlaslarını taşıdığı muhtelif yazmalarında görülmektedir.

‘’ Mesela eski nüshaların hiç birinde Hatayi’nin Hacı Bektaş Veli’yi anan şiirlerine rastlanmamaktadır.Bu gösteriyor ki henüz o çağda  Alevilerle Bektaşiler arasında ilişki kurulmadığından Hatayi Hacı Bektaşa karşı ilgi duymamaktadır.

Bu bakımdan Hatayi mahlası taşıyan bütün şiirleri ona ait saymamak ve divandan çıkarmak gerekli olduğu kanısındayım. (İrene Melikoff, Hatayi, Uluslararası Folklor ve Halk Edebiyatı Semineri Bildirileri,s.315)

 

Şah Hatai  mahlaslı her deyişin Şah İsmail Safvi olamayacağı, ve bu mahlası bu biçimde kullanan başka bir kimse bulunduğu, ap açık ortaya çıkmış olmaktadır.Bu da Hatayi mahlasının bir ünvan bir sıfat eklemek yolu ile pervasızca örneklerinden biri olmaktadır. ( Ziya Gürel,Halk aşıklarından deyişler, 1980,s.40)’’

 

Evet daha nice araştırmacılar hemfikirler, Şah İsmail Hatayi, Bektaşilerce Serçeşme olarak bilinen Hace Bektaşı Veliye yönelik deyişler söylememiştir ama sanki o aşağıdaki deyişler gibi  Bektaşilere yönelik şiirler yazdığını anlatırlar,yok öyle bir şey bu tarihi yanıltmaktan başka bir şey değildir.

Bu olaya yönelik İbrahim Aslanoğlu şu örneği vermekte;

 

 

Şah Hatayim muhabbete bakarım

Men doluyum men dolana akarım

Güzel pirim dert vermiş çekerim

Bir derdim var bin dermana değişmem ( İbrahim Aslanoğlu özel kitaplığı)

 

‘’ Şah İsmail Hatayi hem pir hem de mürşittir. Onun başka bir pire intisabı düşünülemez.’’

 (İbrahim Aslanoğlu)

 

Görülüyor ki Alevilik çiddi anlamda tahrif edilmeye çalışılıyor, buna en iyi örnek ortada dönen oyunlardır.Gerek Alevilik İslamın dışında gerek Her Alevi Bektaşidir gerekse Her Alevilerin piri Bektaşilerdir diyen bazı ‘‘Dertlilerin derdi’’, Aleviliğin üstüne kara perde çekmekten başka bir şey değildir.

 

 

Tevhid

Evvel ol Allah'ın adı söylenür

Cümle ibadetin adıdır tevhid

Pirim Şeyh Safi'den bize kalmıştır

Sofi kardeşlerin kanıdır tevhid

 

Her Kim Şeyh Safi'nin öğüdünü tutmaz

Yorulur bu yolda menzile gitmez

Gayrı millet ana i'tibar etmez

Cümle ibadetin başıdır tevhid

 

Tevhid ile bitmez işler bitmiştir

Tevhid ile dünya karar tutmuştur

Tevhid ile talib Hak'ka yetmiştir

Dermansız dertlerin dermanıdır tevhid

 

Mürebbsiz musahibsiz damensiz

İkrarından dönen yanar imansız

Yakın ihlas ile çağır gümansız

Şeyh Safi'nin armağanıdır tevhid

 

Can Hatayı' m tevhid derya denizdir

Tevhid etmeyenler bizim nemizdir

Pirim Şahı Merdan'dan sermayemizdir

On iki imamın erkanı tevhid

 

------------------

 

Açılın Kapılar Şaha Gidelim

Hızır paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar Şaha Gidelim
Siyaset Günleri Gelip yetmeden
Açılın kapılar şaha gidelim

Gönül çıkmak ister, şahın köşküne
Can boyanmak ister, Ali müşküne
Pirim Ali on ik'imam aşkına
Açılın kapılar şaha gidelim

Her nereye gitsem, yolum dumandır
Bizi böyle kılan, ahd-ü amandır
Zincir boynum sıktı hayli zamandır
Açılın kapılar şaha gidelim

Yaz selleri gibi akar çağlarım
Hançer aldım, ciğerciğim dağlarım
Garip kaldım, şu arada ağlarım
Açılın kapılar şaha gidelim

Ilgın ılgın eser seher yelleri
Yare selam eylen urum erleri
bize peyik geldi, şah bülbülleri
Açılın kapılar şaha gidelim

PİR SULTAN'ım eydür mürvetli şah'ım
Yaram baş verdi, sızlar ciğergahım
Arşa direk direk olmuştur ahım
Açılın kapılar şaha gidelim.                                                                                                                                                                                      

------------------

 

 

 

KALDI ADIMIZ KIZILBAŞ BİZİM

 

 

Şah ibrahimi unutdurdular

Kardireği ataşa verdiler

Tarıkımıza dil uzattılar

Kaldı adımız Kızılbaş bizim

 

Hace Bektaşı çaldılar

Aleviliği rüzgara savurdular

Soyup soğana çevirdiler

Kaldı adımız Kızılbaş bizim

 

Köy köy gezdi Efendiler

Adımıza fetva çıkardılar

Dillere kemik vurdular

Kaldı adımız Kızılbaş bizim

 

Çıkalım Şah Veli’nin Ballıkayasına

Bir yüz sürelim Şahın postuna

Vuralım sarı tamburanın tellerine

Kaldı adımız Kızılbaş bizim

 

 

 

 

-----------------

 

 Hazreti Ali'nin devri yürüye

Ali kim olduğu bilinmelidir

Alay alay gelen gaziler ile

İmamların öcü alınmalıdır

 

Kendini teslim et bu Serçeşme'ye

Er odur ki birisinden şaşmaya

Bin gaziye bir münafık düşmeye

Din aşkına kılıç çalınmalıdır

 

Çağırırlar filan oğlu filana

Kılıcı arştadır doğru gelene

Ne itibar yezit kavli yalana

Ya ser verip ya ser alınmalıdır

Yeryüzünde kızıl taçlar bürüye

Münafık olanın bağrı eriye

Sahib-i zamanın emri yürüye

Mehdi kim olduğu bilinmelidir

 

Pir Sultan Abdal’ım ey Dede Dehman (1.Şah Tahmasp dedemiz)

Kendini çevir de andan gel heman

İstanbul şehrinde ol sahib-zaman

Tac ü Devlet ile salınmalıdır

 

 

 

 

Serçeşme Şahı Merdan Alı’dir. Çekin Pençenizi Alevi’lerin ve kitaplarinin  üzerinden,  ilim ışığında gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.......

 

Düşürme Hakkın kelamını dilinden

Bırakma Peygamberin eteğini elinden

Dönme Serçeşme Şahı Merdan Ali den

Sorarlar bir gün ta ezelinden

 

 

 

 

Gerçeğe Hü Ya Ali

 

 

 

 

 

 

OSMANLI’NIN BAŞLATTIGI  BEKTAŞİ OYUNU DEVAM EDİYOR

 

 

 

Yetmedi mi,

Yetmedi mi Osmanlının kıtaplarımızı yaktıp yıkıp talan ettiği?

Yetmedi mi,Buyruga, Bektaşi süsünü verdiğiniz,Sah isimlerini silip Hacı Bektaş Dergahından icazet almayan Dedeler dede değildir,posta oturmaya hakları yoktur diye sahte beyanlarda bulunup Fetva  vermeniz.

Yetmedi mi Şeyulislamlara yaranmak için yaptıklarınız.Osmanlılarla işbirliğiniz, Erdebil ve Şah’ları mülhit ve rafizi ,sapık düşüncelidir biz ehli sünnetteniz demeniz.

Yetmedi mi Tarık Erkana,Asaya dil uzatarak Yezitlik melameti var bunlarda demeniz.

Yetmedi mi geride kalan 3-5 kitaplarımızı calmanız, tahrif etmeniz,

Yetmedi mi,bunlar . Hakkın gücüne gitmez mi,bir gün ulu divan kurulmaz mı??

Çekin pençenizi dedelerimin kitapları üzerinden, çekin.......

 

Dün Şeyh Safi Buyruğu

 

Bugün de Şah İbrahim Veli Menakıbı

 

 

48 CUMA ŞAH İBRAHİM VELİ MENAKIBI

 

     Uzun zamandan beri Türkiye çapında  aranan Menakıbı Şah İbrahim Veli

Bektaşi Dedelerinden Yunus Koçak’ın elinde oldugu tesbit edildi.Augsburg Alevi Kültür Merkezi tarafından Almanya’ya davet edilen Yunus Koçak,Gazi Ünüversitesinde Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisinde görevli bir Araştırmacı ve yazardır.

Yunus Koçak, H.Bektaş Veli A.Dergisi 2004/ 30. sayısında Alevilerin en önemli kitaplarından  olan Şeyh Safi Buyruğunu yayınlamış ve üzerinde Bektaşiler tarafınca kalem oynatılarak acımasızca tahrif edildiği tespit edilmişti.Ayrıca Buyruğun yanısıra sahte Dedelerin Hacı Bektaş Dergahından Bektaşilerce icazetler verildiği tesbit edilmişti.

Bu olaylar da adı geçenler Çorumlu Dedeler ve Seyfi Oktay ve yayına sunan Yunus Koçakdır.Şeyh Safi Buyruğunu Yunus Kocak’a sunan ise Seyfi Oktaydır.

 

Dinle, Alevilikle bağdaşmayan bu utanc tablo tahrif olayı malesef Bektaşilerce uygulanmış, Alevi Yolunu çarpıtmışlardır.Erdebil Dergahına bağlı olan Şah İbrahim Veli ocağı yüzyıllardır bu tür tutum ve sahtekarlıklar dolayısıyla unutturulmuş, Tarık Erkan süregini yayan Erdebil ocağına ve ona bağlı olanlara, Cemalettin Çelebi den sonra bu güne kadar en büyük darbeyi bu insanlar indirmiştir.Bilindiği gibi ..... Cemalettin Celebi ünlü müdaafaname’sinin 19 sayfasında,Tarık Erkana dil uzatan, Erdebile ve Şah’lara mülhit ve rafizi ,sapık düşünceli diyen ve ehli sünnetteniz biz Şah ile Erdebil ile alakmız yoktur diyen Bektaşi dir.

 

 

 

 

Ne ilginçtir ki aranan Menakıbı Şah İbrahim Veli’yi, Seyfi Oktay sunuyor, sunuyor yine Bektasilere !

 

Aranan Menakıbı Şah İbrahim Veli, tarafımca Yunus Koçak’dan izin alınaraktan incelemeye alındı.Girişten önce Baş sayfa sol tarafında Pirimiz Hünkar Hacı Bektaş olarak geçiyor.

Nedir bu Şah İbrahimin menakıbında geçen Pir olarak Hacı Bektaş ismi? sorusuna karşılık,Yunus Koçak dede,orayı ben yazmadım diyor,Benim yazım girişten sonradır diye karşılık veriyor.

4-5 satırdan hemen sonra Giriş yazısı ve altında

48 Cuma Menakıbı Şah İbrahim Veli olarak başlık atılmış.

Hace Aliaddin( Sah İbrahimin babası) ve Şah İbrahim Veli arasında gecen soru ve cevaplı Alevi Cem ibadetleri ve kuralları anlatılmakta.Öbür Cumalar a değinilmekte ve Surelerle örnekler de verilmektedir.Dualar da sürekli ecdadımız Şeyh Safi ve Şah İbrahim Veli,Pirimiz Hacı Bektaş Veli olarak geçmekte.Soruları sormaya gerek duyamadan kitabın ağır bir tahrife uğradığı tesbit ediliyor.Yanımda bulunan 4 kişi buna şahit oluyor.Bu 4 kişiden biri araştırmacı Yazar Enis Emir dir.Menakıbın 2.sayfasında Girişin bitiminde Fadıl Güvenç,Sarıkamışı Evkaf Genel Müdürü yazmakta.

Kitap basılmaya hazır duruma getirilmiş,eksikleri kontrol ediliyordu.Bu Menakıbı Yunus Koçak’a sunan kişi acaba hangı akla hizmet ediyor amac ne demeye ve düşünmeye gerek yok.Herşey ortada Serçeşme Ali’nin yerine Hacı Bektaş Dergahını göstererek dedeleri Alevileri kandıran kişiler kendilerini düşünmektedirler.Tabi bu olaylara destek sunan araştırmacıları ve kendilerini ozan diye tanıtan dertli divaneleri unutmamak gerekir.Bu insanlar gerçeklerden uzaklaşmış yolundan dönmüş olan düşkünlerden başka birşey değildir.

 

Hz.Ali’yi katleden,İmamları katleden Yezitler,Mavyalar,Mervanlar,Yavuzlar,Hınzırlar yanı sıra bu utanç olayları sergilemek ayrımcılıktır.İsmini kullandığınız Hace Bektaş Veli’ye artık layık olun.

Ilim ışığında araştırma yapıyorum diyen insanlara burada çağrı yapıyorum sahtekarlara alet olmayın Veli’leri Veli’lerden ayırmayın,hele hele tarihi kitapları tahrif edenlere müsade etmeyin.

Dedeye Kitaplar saklanarak acımasızca tahrif edilerek yolumuz saptırılıyor ne bu hal ve gidiş denilmesi üzerine Hacı Bektaşı çıkaracağını söyleyen Yunus Koçak 2 gün sonra Hızır Cemi düzenliyor.Cem mühürlendikten sonra Şah Hatayı’nın 12 hızmet deyişi ile Başlanıyor ve Cem  devam etti. Diğer dedelerin yşnettiği Cemler de de olduğu gibi sürekli Şah Hatayı’nın deyişleri söylendi.Horasan ve Rum erenlerinden bir kaç isimler ve bir kaç ocaklar anıldı.Ama Şah İbrahim Veli ve ocağı malesef anılmadı...

 Cem töreninin yapıldığı yerin üst katında Yunus Kocak’ın kaldığı yer vardı,orada Tahrif edilmiş Şah İbrahim Veli Menakıbını basılması için sürekli hazırlık yapıyordu.  Yunus Kocak kitabın içinde sonradan eklenmış Hacı Bektaşı çıkaracağını söylemişti.Bu tarafımızca Şah İbrahim Veli’nin Pir olduğunu anladığı anlamına gelmişti.Fakat acınacak bir gerçek ki Yunus Koçak malesef ya hakikati anlamamış yada Alevi yolunu değiştirme oyuna hala devam ediyordu..Devam ediyordu çünkü Şah İbrahim Veli yi anma yerine onun ocağına bağlı olanları anıyor ama Buyruk yazanların ocağını ve Pirlerini anmıyordu. Malesef Türkiye ve her yerde uygulanır hale gelen bu olay  çok üzücü bir olay.Hele hele Şah İsmail Hatayı Sultanımızın deyişleriyle Cem yürütüp Onun ve Dedelerinin Pir olduğunu söylememek Alevilikle bağdaşmıyor.Bağdaşmıyor çünkü Alevilikte Tarık, Erkan,Zülfükar vardır.Bu sürek, ErkanErdebil süreğidir.Sürek ve Erkan Imam Cafer Erkanı Süregidir ve bular Hz.Ali’den kalmadır.

Bu Oyuna Malesef Osmanlılar başlamış, Bektaşiler hala devam ettiriyor.Bu üzücü olaya malesef Hacı Bektaşın soyundan geliyoruz diyen Bektaşi Çelebilerin dikme dedebabaları talipleri ve ne ilginçtir ki Ocak dedeleri sistematik bir şekilde devam ediyor. Artık Aleviler ve Gerçek Dedelerin uyanması ve bu olaya dur demesinin zamanı gelmiştir. Yok devam ettireceklerse, bu yapılanlar Aleviliğe yakışmaz ve Alevilik değildir.

Bu yapılanların adına başka birşey koymaları gerekir ve secerelerini, kimliklerini tanıtmak zorundadırlar.

 

 

Hacı Bektaş ocağının ser-çeşme olduğunu, o ocağa görülmeden talip gören dedelerin yolsuz bulunduklarını, erkân, tarîk, evliya, zülfikar ve serdeste gibi adlar ile anılan sopanın yezitlik alameti bulunduğu söyleyen Çelebi’nin oyununu devam ettiren ve bunları Cemlere taşıyan Ocak sahibi Dedeler, artık özünü dara çekmelidir.

 

Hak Muhammet Ali Yardımcınız Olsun..

 

Bektaşi Oyunu devam ediyor,

Teşekkürler Yunus Koçak,

Teşekkürler Seyfi Oktay,

Teşekkürler Fadıl Güvenç.

Siz olmasaydınız, Bektaşi Oyununuzu nasıl ısbat edebilirdim,

Teşekkürler.

 

 

BEKTAŞİ OYUNU DEVAM EDİYOR HALA.........

 

 

 

 

 

 

 

 

BUYRUKLAR  YAZ-BOZ TAHTASI OLMUS

 

Malesef tüm Buyruklar tercüme edilirken, yazarlar kendi fıkirlerini

Buyruklara eklemeyi ihmal etmemişler.Yıllardır Alevilik yapılıyor diye Alevilerin sırtından geçinerek Bektaşilik kurumlaştırılmış,Bektaşi fertlerine post dağılımı yapılmış ve sonuncunda kendilerini Serçeşme ilan etmişlerdir. Bu olaylar Tarıka Erkana dil uzatan Cemalettin Çelebinin uzantısıdır.

En küstahca yapılan bu politikanın can alıcı noktası Buyruk’u hedef almalarıdır.

Edeb  Erkanı  yaşatma  öğretisi Buyruk,Hak Teala dan Cebrail’e Cebrail den Hz.Resule, Hz.Resul den Hz.Ali’ye, Hz.Ali den  Ehlibeyt  Imamlara.İmamlar’dan Cafer’e İmam Cafer den ........Sah Safiyeddin İshak Erdebili’e teslim edildi. Sah Safi(yeddin) de okuyup onunla amel kıldı.Bu Şerefli ilim imiş dedi.Kurduğu Darul irşat Ocağı olan Erdebil Ocağında Buyruk gereğince dünyanın dörtbir yanından gelen milyonlarca müritleri,talipleri irşat etti.Erkan Sah Safi den Evlatlarına torunlarına devredildi.En yoğun irşat tarihleri Sah Safi den sonra, Hace Ali ve Oğlu Şah İbrahim Veli ve Timur zamanında esir düşen Askerler in eğitimi ve On dan sonra Şah İsmail Sultan zamanına da Türkmen Seyid Dedelerin eğitimleridir.Seyid Dedelerde bu Buyruklar doğrultusunda Evlatlarını ve talipleri irşat ederler.Dedelik makamı Hz.Muhammed  ve Hz.Ali den kalmıştır.Onlar da Ehlibeyt İmamlara ve derken,babadan oğula bugüne kadar süregelen bir Erkandır.

Alevilerin Kuranı Kerim den sonra büyük saygı duydukları Edeb  Erkanı  yaşatma  öğretisi Buyruklara saldırmaları ve Yaz Boz tahtası haline getirmeleri af edilemez.

 Malesef yukarı da görülen deliller gerçeklerin tablosu dur.Bu tabloya Sefer Aytekin’in Yayınladığı Seyh Safi Byruğu da ne acıdır ki dahildir.

Bu gün kü durum şunu gösteriyor ki, Erdebil Pirleri kendi kitapların da Pir olarak çıkartılarak, Bektaşi Pirleri eklenmiş, Pir Şah İsmail

Hatayı Sultan  sadece Ulu ozanlar ın arasında görünmeye mahkum edilmiştir.

Bu korkunç tablo Hak Muhammed Ali yolun da olduklarını bildiren Bektaşilere ayıttır.Soruyorum şimdi Bu Edeb Erkan mıdır?

 

 Yukarı da geçen bazı terimler bana da layık değildi, maksatım Alevilerin bu gün yaşadıkları kargaşalıkların nedenlerini ortaya çıkarıp, hakikatları gün ışığına çıkarmaktı.Alevi toplumundan kullandığım ifadelerden dolayı özür diliyorum.

 

 

Şah Safi Sultan –Safevi

View My Stats